Sigorta sektörü için ‘mübarek aylar!’ denir ya, o aylar içerisindeyiz. Biz bu aylarda yenilemeleri konuşurduk, firesiz yeni yıla girebilecek miyiz?, sektöre yeni sigortalılar kazandırabilecek miyiz? Onu konuşurduk. Tabii en önemlisi, seneyi kapatmaya çalışırdı sektör, rakamlara boğulurdu. Ama, şimdi reasürans konuşur olduk.
Bu durumun sinyalleri geçen sene verilmişti. Toplantı resmini paylaştığım için şimdi tarihi teyid ettim. 29 Kasım 2022 Quick Sigorta‘nın Antalya’daki bir toplantısında Maher Holding CEO’su Levent Uluçeçen bunu yüksek sesle dile getiren ilk sektör yöneticiydi. Diğer yöneticiler bunun farkında değiller miydi? Elbet farkındalardı, ama yüksek sesle dile getirmeye herkes çekiniyordu. Levent Uluçeçen üzerimize gelen tren için uyarmıştı sektörü. Daha asrın felaketi 6 Şubat ve sonrası depremler yaşanmamışken, dünya finans piyasaları bu kadar dalgalanmazken. Sonrasında öyle böyle 2023 atlatıldı ama, ya önümüzdeki seneler ne olacaktı? Koca bir soru işareti.
Teminatlardaki üst limitler artırıldı yangın branşında, artık deprem primine poliçe kesilmesi zaten mümkün değilken bir de reasürans sıkışıklığı, şirketleri kara kara düşündürmeye başladı. Üst limitler artırılınca elbet primler de artacak ama bu paraları verecek sigortalı bulunabilirse. Burada iş aracılara, yani acente ve brokerlara düşüyor…
Reasüransta gelinen bu noktayı iki şekilde değerlendirmek gerekiyor. Neden böyle gelişti ve bu sonuçları yaşıyoruz. MonteCarlo ve Baden Baden de yapılan ön görüşmeler gelecek yıl için reasürans pazarındaki gelişmeler için ipuçları içeriyor olması nedeniyle önemli. Sektör bu toplantılara tepe yöneticileri ile ilgi gösterdi. Tarihinde ilk kez Baden Baden de Türkiye Sigorta Birliği katılım sağladı. Bence de önemli bir adım, en azından sektörün bu kritik virajında reasürörlere, “Bak biz, bu işe önem veriyoruz” mesajı verilmiş oldu.
Geçmişte elinde çanta ile şirket şirket gezen reasürans brokerleri olurdu, şimdi biz üst perdeden çıkarma yaptık bu toplantılara. Baden Baden toplantılarına katılan Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen ile Sigorta Ekranı‘nda bir araya geldik; mükemmel bir içerik ile program yaptık. Sayın Gülen ilk ağızdan ve sıcağı sıcağına sektörü bilgilendirdi. Sektörden çok geri dönüş aldım, genel müdür ve yardımcıları düzeyinde ve brokerler programı baştan sona izlemişler. Bunun için Uğur Gülen‘e teşekkür ederim. Önemli açıklamalarda bulundu kendisi. Bu son gelişmeleri iki başlıkta ele aldı, biri yurtdışı biri yurtiçi etkisi. Kısaca özetlemem gerekirse;
Yurtdışında, enflasyon, faizler, katostrofik riskler artıyor, savaşlar çıktı. Yurtiçinde de bunlara ek olarak olası İstanbul depremi ve belki olumlu etkisi ile gündeme getirmiş olabilir; “Yangın primlerinin artması, sektöre olumlu yansır” dedi.
“Evet, bütün reasürörler Türkiye pazarına verdikleri teminatları kıstılar, bazı ‘seçici reasürler’ Türkiye pazarından çıktılar ama, biz alternatif enstrümanlar buluruz. Kredi notları dikkate alınarak Afrika ve Asya’dan reasürörlerden teminat bulabiliriz. Önümüzdeki 2-3 ay pazarlıklar son durumu gösterecek bize” dedi.
İşin bu tarafını hepimiz görüyor ve tahmin edebiliyoruz. Ama işin bir diğer tarafı var ki hepimiz görüyor ve söylemeye çekiniyoruz, korkuyoruz. Şu yaşanan reasürans pazarındaki sıkıntı ne dünya etkisi, ne 6 Şubat depremleri ne de beklenen İstanbul depremi. Sebep içimizde yaşadığımız deprem!
Reasürans şirketleri yıllarca Türkiye pazarına bu kadar bir sıkışıklık yaratmamıştı, ben pazardan çıkıyorum dememişti (bize özel) ama şimdi durum farklı. Ortada ciddi iddialar var. Son 3-5 sene Türkiye’deki hasar ödemelerinde çok sıkıntılar yaşanmıştı. Oluşan hasarların gerçekliği araştırılır olmuştu yabancı reasürans şirketlerince. Hatta, büyük hasarlarlarda yabancı eksperlerin dosyaları incelemesi için Türkiye’ye gönderildiği iddiaları vardı. Sonrasında bu tip işlere bulaşmayan işini doğru yapan, güvenilir kişilere yönelmeye başladı yabancı reasürörler. Bu kişilere tek imzalı yetki verdiler. Bunları hiç kimse konuşmuyor. Son aylarda birçok büyük yüz milyon dolarlık muallak! diyeyim (sektörde çok kullanıldığı için) hasarlar olduğu dedikoduları var. İddialar bu yönde.
Bu iddialarda yer alan kişi ve kurumlar bir elin parmaklarını geçmez belki ama, bu sadece hasarı tespit edeni mi bağlıyor yoksa bu iddialar daha nerelere uzanabilir, bunu kimse kestiremiyor. Ama, benim edindiğim izlenim Türkiye’ye reasürans devlerinin güvenlerinden erezyonlar olduğu şeklinde. Bu güven gitti mi, bittik zaten. İşte geldiğimiz nokta kurunun yanında yaşında yandığıdır. Sektörde birçok şirket yangın poliçesi kesmekten imtina ediyor. “Bu kriz midir, yoksa geçici bir ürkeklik midir” bilemem ama önümüzdeki günlerde bunu daha net göreceğiz. Sektör bu reasürans şirketlerine karşı itibarlarını tekrar kazanabilir mi? Mutlaka gelişmeleri görmek isteyeceklerdir. Muhtemelen, “Biz enayi değiliz, biz de parayı sokakta bulmuyoruz” diyorlardır.
Evet, bu konu çok su kaldırır. Geçtiğimiz senelerdeki hataları yapmazsak evet. Diğer taraftan Afrika ve Asya pazarından reasürans teminatı bulunmuştu. O taraf için de değişik sıkıntılar yaşanıyormuş iddialar bu yönde. Yani trafik, kasko, falan derken ne ile uğraşır olduk.
Kapak röportajımızda keyifle okuyacağınız bir konuğumuz var: Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Tuğtan. Güzel bir ay diliyorum. Tüm bu olumsuz beklentilerin aniden değişmesi umudu ile…