Günümüzde varlıkların her geçen gün değer kazanması yeni edinimleri güçleştirirken mevcut değerlerin korunmasını da önemli kılıyor. Öte yandan artan iklim olaylarıyla başta deprem olmak üzere doğal afet risklerine karşı mal varlığımızı da güvence altına almamız gerekiyor. Bu noktada da sigorta bireylerin varlıklarını korumak için kullandığı en etkin araç olarak öne çıkıyor. Ancak sigorta ürünü satın almak kadar ürünlerin içeriklerini ve kapsamlarını bilmek de önemli. Sigorta Ekranı’nda Damla Özafşara’a konuk olan Sigortaladım.com Genel Müdür Yardımcısı Orçun Kızıltepe, deprem sonrası DASK ve afet durumunda yapılması gerekenlere ilişkin uyguladıkları anket çalışması sonuçlarını paylaşarak toplumun bu konudaki bilinç yetersizliğine dikkat çekti.
Sigorta sektörünün deprem sonrası çok başarılı bir sınav verdiğini söyleyen Kızıltepe, “Aracı kurumlarından sigorta şirketlerine kadar SEDDK başta olmak üzere tüm düzenleyici kurumlar sektörel anlamda hızlı aksiyon verdi. Biz de sigortaladım.com olarak İstanbul Ekonomi Araştırma Şirketi‘yle beraber 26 ilde 18-65 yaş arasında kadın ve erkeklerden oluşan yaklaşık 2.000 kişiyi kapsayan bir gruba DASK ve afet durumunda yapılması gerekenlerle ilgili farkındalıklarını öğrenmek için birtakım sorular yönelttik. Çok enteresan veriler var. Anket katılımcılarının yüzde 63’ü neleri kapsadığını bilmeden DASK poliçesi almış. ‘DASK’a güven duyuyor musunuz?’ sorusuna yüzde 30’a yakını “Evet”, yüzde 30’a yakını “Kararsızım” demiş. Bir poliçe satışı veya sahiplenmesi var ama halkımız bu konuda bilinçli değil. Hem sigorta şirketleri hem aracı kurumlar hem de medya tarafı olarak el birliğiyle topluma sigorta bilincini aşılamak gerekiyor. Sadece sigorta ürünü satmak, bir operasyon ya da bir başarı değil. Bunun faydaları ve neler kazandıracağı konusunda da bir bilinç oluşturmak hepimizin görevi. Sektörde her yıl artan bir prim hacmimiz var. Yaklaşık olarak hep bir 10 milyar dolar seviyesinde, özellikle hayat dışı branşında, bir prim üretimiyle sınırlı kalıyoruz. Sigorta penetrasyonunu çok daha farklı noktalara çekecek aksiyonlar almamız gerekiyor” dedi.
Deprem sonrası tüketicilerin sigorta talebine yönelik reaksiyon verdiğini ancak daha sonra talebin yeniden düştüğüne dikkat çeken Kızıltepe, “DASK’ın kapsamının birtakım ek teminatlarla genişletilmesiyle ilgili çalışmalar ve düzenlemeler var. Bunun çok faydalı olacağını düşünüyorum çünkü DASK poliçesine sahip olan tüketici, eşyasının, su basmasının ve cam kırılmasının poliçeye dâhil olacağını düşünebiliyor. Yaptığımız ankette de gördük ki poliçeyi satın alanların da beklentileri var. Buna karşın DASK’la beraber konut poliçelerinde de artış gördük. Teminat ve kapsam dışı durumlar için insanlar konut poliçesi alma eğiliminde bulundular. Yine de iki ay öncesiyle bugünü karşılaştırırsak talebin yarı yarıya azalığını söyleyebilirim” diye konuştu.
Sigortacılığın genel olarak DASK ve trafik sigortası üzerine sıkıştırıldığını söyleyen Kızıltepe, “Sigortaya konu olabilecek bir sürü risk varken biz sadece bu ikisine odaklanıyoruz. Trafikte birtakım maliyet artışları oldu. Yüksek bir enflasyon oranı yaşadık. Sigorta şirketleri de burada zorlandı. Hasar hesaplamalarında birtakım zorluklarla karşılaşıldı. Biz de karşılaştık. Yaklaşık otuza yakın şirketle kendi platformumuzda iş birliği yapıyoruz. Bu işbirliği sayesinde poliçe kesememe durumu olmadı ama sektörde her aracı kurumun yaşadığı zorluk neyse biz de onlar kadarını yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Bu alanda yeni alınacak olan önlemleri ve yapısal değişimi çok değerli buluyorum. 15 Nisan’da yayınlanan yönetmelikle beraber trafik sigortalarında indirim ve sürprim basamakları 7’den 9’a çıkartıldı. Şimdi Trafik Operasyon Merkezi gündemde. Mevcut problemlere kalıcı çözümler bulamadığımız ve yama yaparak ilerlediğimizde hiç kimse için çözüm olmuyor” ifadelerini kullandı.
Geçen sene ekim ayından itibaren altyapısal birtakım değişikliklerle müşterilerine web siteleri üzerinden aldıkları teklifleri ekonomik standart ve süper gibi sınıflandırmalar yaparak ve ürünleri de buna göre listeleyerek sunmaya başladıklarını söyleyen Kızıltepe, “Burada müşteri çok bilinçli davranıyor. Uygulamayı devreye aldığımızda özellikle online olarak karşılaştırmalar yaparak satın alan müşterilere daha sonra bir memnuniyet aramasıyla dönüş yaptık. Ekonomik kasko alanlara özellikle dönülmesini çok istedim çünkü fiyat anlamında mı yoksa teminat anlamında mı karşılaştırma yapıldığını öğrenmek istedim. Gördük ki insanlar karşılaştırıyor, ne almak istediğini biliyor ve ona göre fiyatlama yaparak sahip oluyor. Bundan üç sene önce mini, ekonomik ve pert kaskoların oranlarının toplam satış içindeki oranları artacak denilseydi inanmazdım ama şimdi böyle bir ihtiyaç ve talep var. İnsanlar ekonomik durumlarına ve kullanım alışkanlıklarına göre ürün arıyor” açıklamalarında bulundu.
Müşteri profilleri ile ilgili bilgi veren Kızıltepe, “Beyaz yakalı, profesyonel hayatın içinde olan, zamanını çok kısıtlı kullanan, ihtiyaçlarını internet üzerinden sağlamayı alışkanlık haline getirmiş, fiyat, ürün, teminat araştırması yapan, ne aldığını ve alacağını önceden kestiren, bilen ve onu arayan bir müşteri profilimiz var. Örneğin araç sigortalarında belli bir tutarın üzerindeki araç sahibi olan müşterilerden daha çok talep alıyoruz. 25-40 yaş aralığında profesyonel olarak iş hayatına devam eden ve internetten satın alma alışkanlığını edinmiş kişilerde satın alma oranları daha yüksek” dedi.
Sigortacılıktaki dijital dönüşümü 2000’li yılların başındaki bankacılığın dönüşümüne benzettiğini dile getiren Kızıltepe, “O süreçte şubeden internet bankacılığına geçiş çok hızlı oldu. Çünkü bankalar çok hızlı aksiyon aldı. Bütün hizmetlerin tek bir noktadan müşteriye internet üzerinden verebilmeye başladılar. Bu hızla akıp giden hayatımıza bir konfor alanı olarak girdi. Bence sigortacılık da o noktaya gelecek. Bankacılık kadar hızlı ve her ürün için olmasa da özellikle böyle çok adetli ve günlük hayatımızda çok ihtiyacımız olan ürünlerde bir süre sonra bu iş oraya gidecek ama bu bir yıl, iki yıl içinde değil beş yıl on yıl gibi süreler içinde penetrasyonu da artırarak gerçekleşecek” açıklamalarında bulundu.
Hasar sonrası süreçlere değinen Kızıltepe, Kesinlikle, sigortanın asıl faydasının hasar sonrası anlaşıldığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Müşteriye en iyi hizmet ve en iyi deneyimin orada yaşatılması gerekiyor. Biz müşterilerimize bu anlamda 7/24 hizmet sunuyoruz. Hasar danışmanlığı da veriyoruz. Müşterilerimiz bize sadece telefonla değil whatsapp üzerinden de ulaşabiliyorlar. Birtakım sorularınız olabiliyorlar. Özellikle oto branşında müşterilerimiz bizim ilgili markalarla yaptığımız birtakım kampanyalardan da faydalanabiliyor. Burada direkt markaların yetkili servisleriyle yaptığımız arka taraftaki özel hasar çalışmalarından anında faydalanabiliyorlar. Önemli olan müşterimizin zaten o anında yanında olabilmek. Geleneksel yöntemle dijital yöntem arasında müşteri profili olarak fark var. Geleneksel yöntemden hizmet alan ve onu sürdüren bir kitle var ve olmaya da devam edecek. Bu dönüşüm öyle çok kısa sürede olacak bir dönüşüm değil. Bunu biraz da yaşayarak ve biraz önce bahsettiğiniz gibi kulaktan kulağa anlatarak belli bir seviyeye getireceğimizi düşünüyorum. Kişiler o hizmeti alabildiği noktada zaten işin sürdürebilirliğini sağlıyorlar. Eğer bir noktada siz hizmet veremez durumda olursanız zaten müşteri de bir daha sizinle ya da diğer herhangi bir e-ticaret sitesinden alışveriş yapmıyorlar.”
Sigorta Ekranı: